28 Mayıs 2012 Pazartesi

İnsan günün ortasında gelecekteki oğluna ne öğütleyeceğini düşünür mü düşünmez tabii ; ama ruhu yaşlanmış bir insansanız düşünülüyor işte.İlk öğüdüm “Sev” olur herhalde ne olursa olsun sevmekten asla vazgeçme.Umutsuzluğa kapıldığın da olacak karşındakinden öldüresiye nefret ettiğin de çok acı çektiğin de olacak sanki yeni doğmuş gibi hissettiğin de sokağın ortasında ağlayacaksın kimi zaman etrafını umursamadan ertesi gün herkesle paylaşacaksın mutluluğunu belki de.Sevmekten vazgeçme.Diğer öğütler mi ? Şimdi gitmem gerek evlat.

22 Mayıs 2012 Salı

Başka son yok.

Son kalan şarabı da kadehe doldururken anladım ki, o adam kötü hatta bombok bir adam da olsa seviyorsan bitmişti olay. Ondan başka hiç bir dokunuş tatmin etmiyor başka hiç kimseyle akşam yemeklerini paylaşmak istemiyo hiç bir erkeğe sarılıp uyumak istemiyor. Sana yaklaşmak isteyen adamları dövmekten beter ediyo hatta başka hiç bir erkeğe öyle gözlerinden ışıklar saçarak bakamıyorsan, bitmişti. Oradaydı işte hayatının tam ortasında hem öle rahatsız edici hem de öyle rahatlatıcıydı ki bu. İyisiyle, kötüsüyle, kavgasıyla, gülmesiyle, sevgisiyle, sevişmesiyle oradaydı sevgi karşısında duyulan acizlik, aşk karşısında duyulandan daha da öteydi; ve vazgeçmek sadece laftan ibaret.

7 Mayıs 2012 Pazartesi

Aslında biz, acaba hiç 'Biz' olabildik mi? Herşeyi yüklendim üstüme, hüzünler benim oldu gülüşler senin. Ben ikimiz yerinede hapsettim tüm mutsuzlukları gözlerime, sen sadece mutlu ol gülümse diye yanımda. Sen, beni fazla duygusal buldun elinde sırça bir yürekle uzun bir yolculuğa çıkmaktan korktun. Ben seni; duyarsız, tepkisiz.. Aslında ikimizde olmak isteyip olamadığımız insanlar gördük birbirimize bakınca. Ben herşeyi dert etmekten bıkmıştım, senin herşeye kafanı çevirmenden de.. Sanırım bu yüzden biz olmayı beceremedik bir aradayken seninle..